1.10.2008 - 1.11.2008

Soğuk algınlığına sihirli çözüm!
Soğuk algınlığı, hepimizin en sık rahatsızlandığı enfeksiyon hastalığı. Bu kadar sık karşılaştığımız hastalık hakkında acaba ne kadar bilgiye sahibiz? Doğru bilinen yanlışlardan bazı örnekler şunlar:

"Soğuk ve yağışlı havalarda üşütmek soğuk algınlığına sebep olur", "Alkol soğuk algınlığına karşı etkili bir çaredir", "Yorgunluk soğuk algınlığına karşı direnci azaltır", "Ter atmak soğuk algınlığına iyi gelir."
Uzmanların belirttiğine göre, "Soğuk ve yağışlı havalarda üşütmek soğuk algınlığına sebep olur" şeklindeki düşünce yanlış. Soğuk algınlığı, hava şartlarına değil, insandan insana bulaşmaya bağlıdır. Soğuk algınlığı olan bir kişinin burun akıntısının aksırık, öksürük veya elden ele bulaşması sonucunda virüslerin aktarılmasıyla insandan insana geçer.

VÜCUT DİRENCİNİ ARTIRICI MACUN İÇİN TIKLA

"Bol miktarda C vitamini alınması soğuk algınlığına karşı korur": Doğru. C vitamini vücudun soğuk algınlığı virüslerine karşı savaşma gücünü arttırabilir.

"Kış aylarında soğuk algınlığına daha çok rastlanır": Doğru. Ama soğuk algınlığı veya üşütmenin sebebi doğrudan "soğuk" hava değildir. Soğuk havada kişiler kapalı mekanlarda yakın mesafede bulunur ve bu ortamda virüsün bulaşması kolaylaşır. Okul, toplu çalışılan yerler gibi kalabalık mekanlarda salgınların görülme sebebi budur.

"Hapşıran veya öksüren kişiler ağızlarını kapamadığında kolayca soğuk algınlığını bulaştırabilirler": Doğru. Bu kişilerin yanında durulması sırasında havaya saçılan virüslerden dolayı hastalık bulaşabilir.

"Ellerin yıkanması ve banyo lavabolarının sık sık temizlenmesi bulaşmaya karşı korur": Doğru. Soğuk algınlığı virüsleri ellerde saatlerce canlı kalır. Formika, tahta ve plastik gibi yüzeylerde de virüsler canlı kalırlar.

"Alkol soğuk algınlığına karşı etkili bir çaredir": Yanlış. Alkol, damarları genişleterek geçici bir rahatlama sağlayabilir ama tedavide hiçbir yeri yoktur.

"Yorgunluk soğuk algınlığına karşı direnci azaltır": Yanlış. Yorgunluğun veya kendini yorgun hissetmenin soğuk algınlığına karşı direnci azalttığını gösteren bir delil yoktur ama soğuk algınlığı halsizlik sebebi olabilir.

"Ter atmak soğuk algınlığına iyi gelir": Yanlış. Terleme geçici olarak kendinizi iyi hissetmenizi sağlayabilir, çünkü burun ve baştaki dolgunluk hissini giderir. Ne var ki bu, kesin bir çözüm değildir. Soğuk algınlığından kurtulmanın tek yolu, bağışıklık sisteminin, virüsleri yok etmeye yetecek kadar antikor üretmesini beklemektir. Bu süre genellikle üç-dört gündür.
Sıcak suda biraz bal ve limon soğuk algınlığına birebir. Havaların serinlemeye başladığı bugünlerde çevrenizde mutlaka soğuk algınlığı olan ya da öksüren birçok kişi vardır.

%100 DOĞAL ARI SÜTÜ MACUNU İÇİN TIKLA
Bu hastalıkların ilacı olmadığını belirten uzmanlar tedavinin ucuz ve pratik bir yolunu açıkladı: Sıcak suya biraz bal ve limon ekleyerek çocuğunuza içirin.

Aileler sık sık soğuk algınlığı geçiren ve öksüren çocukları için kullandıkları ilaçların etkili ve güvenli olup olmadığı konusunda her zaman endişe duyarlar. Kemik Hastalıkları Tıp Okulu'nda Pediatri Başkanı Jacqueline Kaari, "Soğuk algınlığına antibiyotiklerle öldürülemeyen bir virüs neden oluyor. Öksürüğü ve soğuk algınlığını gideren şuruplar da dahil hiçbir şey belirtilerini tedavi edemez,
Hangi bitki, neye iyi geliyor?
Ada çayı: Bedeni güçlendirir. Kalp krizi tehlikesini azaltır. Lavanta çiçeği ile birlikte aşırı terlemelere iyi gelir. Aşırı güçsüzlüğe, canlandırıcı etkisi sayesinde son verir.
Papatya: Ateş düşürücü ve mikrop öldürücü etkisi vardır. İştahı açar. Sinirleri yatıştırıcı özelliği mevcuttur. Bel ve baş ağrısı gibi rahatsızlıkları dindirir. Diş ağrısına da faydalıdır. Vücuda rahatlık verir.
Zencefil: Bulantılara karsı çok iyi gelir. Migren ağrıları önler. Migrenle ilgili bulantıyı önlemeye yardımcı olur. Kolesterolü düşürücü etkiye sahiptir. Nezle ya da soğuk algınlığı belirtilerini yatıştırır.
Ihlamur: Soğuk algınlığı ve gribe iyi gelir. Göğsü yumuşatır. Sinirleri yatıştırır ve rahatlatır. Kan dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Uykusuzluğa iyi gelir. Sindirime yardımcı olur. İdrar söktürücüdür. Bağırsak ve böbrekleri temizler. Kansızlığı giderir. Terlemeye yardımcı olarak vücuttaki zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. Bronşları açar ve balgamı söker. Burkulma ağrılarını hafifletir. Romatizmaya ve gut hastalığına iyi gelir.
Nane: Kusmayı, mide bulantısını ve ağrısını önler. Grip, bronşit ve soğuk algınlığına iyi gelir, öksürüğü keser. İştah açar. Sinirleri yatıştırır. Vücuda rahatlık verir. Strese ve baş ağrısına iyi gelir. Ateşi düşürür. Sindirim sistemi ve mide için çok faydalıdır. Gaz söktürücüdür. Bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur. Ülsere ve mide yanmasına iyi gelir.

bitkilerle gelen güzellikGökyüzüne doğru uzanan ağaçlar, birbirini adeta iterek yer edinmeye çalışan sık çalılıklar ve rengarenk görünümleriyle bizi baştan çıkaran çiçekler... Doğa, aynı zamanda güzelliğin anahtarını da içinde saklıyor! Bize ışıl ışıl parıldayan saçlar ve pürüzsüz bir cilt vaat ediyor. Üstelik bununla da yetinmiyor; ruhumuzu sakinleştiriyor!

Doğal yöntemlerle sağlıklı saçlar, pürüzsüz bir cilt
Işıl ışıl parıldayan saçlar ve kadifemsi bir cilde sahip olmak sandığınız kadar da zor değil. Üstelik, doğanın bize sunduğu şifalı bitkiler sayesinde evde kolaylıkla uygulayabileceğiniz maskeler, tonikler ya da çaylarla kısa sürede sonuca ulaşabilirsiniz.


LAVANTA CİLDİ FERAHLATIYOR
Lavanta, eski zamanlardan bu yana aromatik ve şifalı bir bitki olarak kullanılıyor. Lavanta çiçekleri, hem canlandırıcı hem de ferahlatıcı etkiye sahip. İş gününün sonunda kendinizi yorgun hissediyorsanız, lavanta yağı ekleyeceğiniz banyoyla enerjinize yeniden kavuşabilirsiniz. Stres nedeniyle alnınızda oluşan o sevimsiz kırışıklardan kurtulmak ve ışıl ışıl bir cilde sahip olmak için de lavantanın gevşetici maskesinden yararlanabilirsiniz.
Banyosu: Lavanta çiçeğiyle hazırlayacağınız banyo kürü, vücudunuza zindelik verdiği gibi, cildinizin parlaklık ve tazelik kazanmasını da sağlayacak. 60 - 70 gr lavanta çiçeğini 2 - 3 litre suya ilave ederek kaynama derecesine kadar ısıtın. 10 - 15 dakika demlenmesini bekledikten sonra suyu süzün ve banyo suyuna ekleyin. Küvette 15 - 20 dakikadan fazla kalmamaya özen gösterin.

Maskesi: 1. Lavanta yağı, cildinizin ferahlamasına yardımcı olurken, biberiye yağı da kan dolaşımını hızlandıracak. 1 damla lavanta yağı ve 1 damla biberiye yağını, 1 kaşık kile ilave edin. Karışımın cilt üzerinde kolayca uygulanmasını sağlayacak kadar su ekleyin. Maskeyi, cildinizin yağlı bölgelerine sürdükten sonra kuruyana kadar bekleyin. Ardından cildinizi ılık suyla durulayın.
2. Kırışıklardan ve sivilcelerden kurtulmak için, iki avuç lavanta çiçeğini bir bardak portakal suyuyla birlikte ısıtın. Ateşten indirdiğiniz karışımı, kabuğunu soyduğunuz bir dilim salatalıkla birlikte ezin. Karışıma, iki kaşık kaymak ve bir yumurta sarısı ilave edin. Darı unuyla da iyice çırparak krema haline getirin. İki saat kadar buzdolabında dinlendirin. Ardından maskeyi yüzünüze uygulayın ve 10 15 dakika bekleyin. Maske kürüne en az üç hafta devam edin.

ADAÇAYI SAÇLARI GÜÇLENDİRİYOR
Genellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen ada çayının etken maddeleri; uyarıcı, kan dolaşımını güçlendirici ve sinir sistemini destekleyici özelliğe sahip. Adaçayı, özellikle yağlı ciltler için kullanılan "temizleme" ürünlerinde yer alıyor. Çünkü bu bitki, yağlı ciltlerde iki kat daha etkili. İçeriğindeki flavonoid maddesi de serbest radikalleri nötralize ederek cildin yaşlanmasını engelliyor.
Toniği: 2 litre suya 80 gr papatya, 50 gr adaçayı, 50 gr mersin yaprağı döküp 5 dakika kaynatın. Çayı, 20 dakika demleyip, süzün. Her banyodan sonra saç diplerine bu tonikle masaj yapın. Bu tonik saçlarınızın güçlenmesine ve dökülmesinin önlenmesine yardımcı oluyor.
Buhar Banyosu: Adaçayı, dağ kekiği, ıhlamur ve lavanta karışımıyla haftada bir kez yapmanız gereken bu buhar banyosu, cildinizin daha sağlıklı ve daha canlı görünmesini sağlıyor.
ISIRGANOTU KEPEKTEN ARINDIRIYOR
Cilde temas ettiğinde kaşındırdığı için pek sevilmeyen ısırganotu, son derece yararlı bir bitki. Isırganotu; kansızlıktan böbrek taşına, romatizmadan varise kadar pek çok derde çare olabiliyor. Bitki ne kadar taze olursa, tedavi gücü o oranda artıyor. Sağlığımız üzerindeki yararlarının yanı sıra; ergenlik sivilcelerini yok ediyor, saçları canlandırıyor dökülmesini önlüyor, sıkılaştırıyor ve kepeği gideriyor.

Masajı: 1. Yarım litre taze kaynatılmış su içine, 5 poşet ısırganotu çayını ilave edin. Kabın ağzını kapatın ve 5 - 10 dakika demlendirip, soğutun. Elde ettiğiniz bu infüzyonu saçlarınızı yıkayıp duruladıktan sonra durulama suyu olarak kullanın. Saç diplerine yapacağınız masaj, zaman içinde saç kaybını önler, saçları güçlendirir ve kepek oluşumuna engel olur. Ayrıca bu infüzyonu tonik olarak kullanıldığınızda cildiniz de sıkılaşır.
2. 100 gram dulavrat otu kökü, 100 gram ısırgan otu kökü ve 60 gram simsir ağacı yaprağını iki litre sirke içine bırakın. Bitkileri sekiz gün sıcak bir yerde dinlendirdikten sonra süzün. Elde edeceğiniz sıvıyla kafa derisine masaj yapın. Düzenli olarak yapacağınız masaj sayesinde saçlarınız kısa zamanda eski gücüne kavuşacak.




PAPATYA CİLDİ DİNLENDİRİYOR
Kaynatılmış papatya çayı ile haftada bir kere yüzünüzü yıkadığınızda; cildiniz tazelenecek sağlıklı bir görünüme kavuşacak. Özellikle saçlarınız açık renkteyse kaynatılmış papatya suyundan yararlanın; saçlarınız güzelleşsin ve göz okşayıcı parlaklık kazansın.
Maskesi : İki avuç papatya ve bir tutam ceviz içi bademi ezin. Bir adet yumurta akı, yarım fincan limon suyu ve bir çorba kaşığı süzme balı iyice çırpın ve hazırlanan papatya ezmesiyle birlikte yoğurarak ateşte tutun. Maskeyi yüzünüzde yarım saat beklettikten sonra badem yağı karıştırılmış ılık suyla kompres yapın. Papatya maskesi kürünü en az 15 gün uygulayın. Bu maske aynı zamanda saçlarınıza da ayrı bir canlılık verir.
Banyosu : 5 - 6 avuç dolusu ince kıyılmış papatyayı, 2 litre kaynar suyla haşlayın. 15 dakika demlenmeye bıraktıktan sonra süzün ve banyo suyuna ilave edin. Banyoda 15 - 20 dakikadan fazla kalmayın.
Kompresi : Gözlerinizdeki yorgunluklara, şişkinliklere, kızarmalara ve yanmalara, kurutulmuş papatya banyosu iyi gelir. Bir fincan kaynamış suya, 1 kaşık kuru papatya çiçeği atın. Ardından 20 dakika demlenmeye bırakıp, süzün. Pamuğu papatya suyuna batırdıktan sonra göz kapaklarınızın üzerine yerleştirip 10 dakika bekleyin. Bu arada pamukları kuruyunca yeniden ıslatın.
ZENCEFİL CİLDİ TEMİZLİYOR
Hindistan ve Malezya'da yetişen zencefilin kökü kurutulduktan sonra toz haline getirilerek veya tanesi bıçakla kesilerek kullanılıyor. Taze kökleri sökülüp dilimlenerek bazı Uzakdoğu yemeklerine de katılıyor. Bu bitki kan dolaşımının yetersiz kaldığı durumlarda, özellikle kılcal damarlardaki dolaşımı hızlandırıyor ve böylece kanın yüzeysel bölgelere de rahatça ulaşmasını sağlıyor. Bu etkinliği sayesinde, üşüyen el ve ayakların ısıtılmasında son derece etkili görevler üstleniyor. Zencefil içeren maskeler de cildinizi temizliyor, dezenfekte ediyor ve aynı zamanda tüm yüzünüzün ısınmasını sağlıyor.
Macunu : Zencefil, zerdeçal, tarçın, karanfil ve süzme balla yapacağınız macun, cildiniz için ideal. Bu macunla uygulayacağınız 15 günlük kür, pırıl pırıl bir cilde sahip olmanız için yeterli olacak.
KUSURSUZ CİLT: YUMUŞAK VE PÜRÜZSÜZ
Yumuşak, porselen gibi pürüzsüz, kusursuz ve lotus çiçeği gibi düz... Uzakdoğu felsefesinde güzel bir cilt bu özellikleriyle tarif ediliyor! Aslında bitkiler sayesinde biz de ışıl ışıl parıldayan bir cilde sahip olabiliriz. Bunun yolu ise cilde düzenli olarak bakım uygulamaktan geçiyor. Önce cildinizi ılık bir suyla iyice temizleyin, ardından lavanta ya da papatya maskesi uygulayın. Papatya sayesinde cildiniz tazelenecek ve sağlıklı bir görünüme kavuşacak! Lavanta da cildinizin parlaklık kazanmasını sağlayacak. İsterseniz yeşil çay, gingko veya zencefil gibi özel bitkilerden elde edilen hazır ürünlerden de yararlanabilirsiniz. Maskeyi uygularken cildinizin hassas bir ipek olduğunu düşünün. Maskeyi, hafif hafif dairesel hareketlerle sürün. Bu sayede cildinizi uyarır ve hayat enerjisinin akışını desteklersiniz. Son olarak pamuğa biraz yeşil çay damlatın ve yüzünüzü iyice temizleyin. Cildiniz ışıl ışıl parlıyor, değil mi?

Doğanın kokularıyla bakım ve terapi
Eğer isterseniz, stres ve kargaşa hayatınızdan uçar gider... Bunun için öncelikle kendinizi, ruhunuzdaki sakinliğe teslim etmeniz gerekiyor. Kimi kokular sayesinde stresten tamamıyla arınabilirsiniz. Çünkü koku molekülleri burundan geçerek beyne ulaşıyor ve etkilerini anında gösteriyor. Bilinen en rahatlatıcı kokular ise aromatik yağlar. Bu nedenle günümüzde pek çok kozmetik firması, ürünlerinde, aromatik etkili doğal kokular kullanıyor. Bu ürünler, aromaterapik etkileriyle ruhu canlandırıyor ya da rahatlatıyor. Ayrıca bileşimlerinde bulunan bitkilerin şifalı etkileri sayesinde de cilde bakım uyguluyor. Lancome Aromatonic, vücuda bakım yapan ilk parfüm olma özelliğini taşıyor. Enerji ve serinlik verirken cildin pürüzsüzleşmesini de sağlayan Aromatonic, bu özelliğini, bileşiminde bulunan paraguay çayı ve zencefil esanslarından alıyor. Clarins Eau Dynamisante serisinde ise limon, portakal, kekik ve biberiyeden gelen hoş koku, ferahlık, zindelik ve canlılık veriyor. Ginseng, cildi sıkılaştırırken, ssarısabır ve ispahul gibi otlar da cildi nemlendiriyor ve yumuşatıyor

pürüzsüz bir vücut için bitkisel bakım önerileri
Dinlendirici bir banyo
Malzemeler: Taze nane + tuz

Hazırlanışı
: Yarım litre suyu kaynatın ve içine on adet taze nane yaprağını atıp on dakika dinlendirin. Ardından bu suyu süzerek ılık suyla dolu küvetin içine bir fincan tuzla beraber dökün.
Ne işe yarıyor:
Nane rahatlatıcı, dinlendirici ve sakinleştirici etkisi kuvvetli olan bir bitki. Tuz ise peeling yapma özelliğiyle cildinizi ölü deri ve hücrelerden arındırır.
Ne zaman kullanmalı
: Haftada bir kez ya da ihtiyaç hissettiğiniz an. Bu malzemeleri karıştırın ve damlalık ile alabileceğiniz bir kaba koyduktan sonra temizlediğiniz cildi nemlendirmek için kullanın.


Kuru ciltlere süt banyosu
Malzemeler: Süt + tuz + bal
Hazırlanışı
:
Boş bir plastik su şişesinin içinde bir litre süt, bir fincan tuz ve yarım fincan balı çalkalayarak karıştırın. Ve bu köpükle vücudunuzu ovun, sonra durulayın. Ne işe yarıyor: Süt banyosu derinlemesine temizler ama epidermisin hassasiyetine zarar vermediği için cildi kurutmaz. Tuz ölü derinin atılmasına yardımcı olur. Ne zaman kullanmalı: Haftada bir kez.


SELULİT Seluliti oluşturan nedenlerin başında östrojen, doğum kontrol hapı, gebelik, sigara, hormonal bozukluklar, beslenmede doymuş yağ miktarının fazlalığı ve lenf sisteminin yetersizliği bulunuyor. Selulitten kurtulmak için birçok yönteme rastlamak mümkün. Bizim tercihimiz ise daha doğal ve daha kolay olan yöntemler. Soyun şu portakal kabuğunu
Malzeme: Rezene + anason + biberiye
Hazırlanışı
: Cildinizde oluşan portakal kabuğu görünümü artık canınıza tak etti. Öyleyse çok kolay hazırlanan bir karışımla sonunda selulitlere ‘elveda’ diyebilirsiniz. Bunun için sabahları, 1 litre suya 1 tatlı kaşığı rezene, bir tatlı kaşığı anason ve 1 tatlı kaşığı biberiye atın. Bu karışımı kısık ateşte 5 dakika kadar kaynattıktan sonra 10 dakika demlenmeye bırakın. Soğuyan karışımı gün boyunca bol limonla tüketin. Selülitlerinizin yok olduğunu ya da en azından gözle görünmeyecek kadar azaldığına şahit olacaksınız.

PAMUK GİBİ ELLER İÇİN
Kuru ellere losyon Malzemeler: Limon suyu + zeytinyağı

Hazırlanışı: Üç damla zeytinyağıyla bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı hemen ellerinize sürün. Yarım saat bekledikten sonra bir parça pamukla ellerinizi silin, ardından da yıkayın.
Ne işe yarıyor:
Limon suyundaki C vitamini ellerdeki lekeler üzerinde etkili, ayrıca ölü hücreler üzerinde peeling işlevi yapar. Maskenin içindeki zeytinyağı da kuruluğu giderir ve cildi yumuşatır.
Ne zaman kullanmalı:
Ellerinizin kuruduğunu hissettiğiniz her an kullanabilirsiniz. Örneğin, suyla uzun süre temas ettikten sonra.....


TIRNAKLAR DA BAKIM İSTER Tırnaklar güneşlenme süresince kalınlaşır, şekil anlamında bozulur, kolayca kırılabilir veya pul pul dökülür. Bu esnada deri de değişir. Lavanta işte bu noktada imdadımıza yetişiyor. Tırnaklarınızın üzerine süreceğiniz lavanta yağı etkin bir koruma sağlayarak, sözünü ettiğimiz olumsuzlukları yaşamanıza engel olur.

EL MASKESİ
Maskeyi uygulamadan önce bir süre ellerinizi ılık suda yumuşatın. Ardından tırnaklarınızı 5 dakika boyunca ılık zeytinyağı ve 1 çay kaşığı balın içinde bekletin. Sonra da zeytin yağla ellerinize ve parmaklarınıza masaj yapın.

SAĞLIKLI VE KALICI KİLO VERMEK İÇİN
Sağlıklı ve kalıcı kilo kaybı için genel sağlık kontrolünden geçtikten sonra diyetisyen tarafından yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve beslenme alışkanlıklarına özgü hazırlanan zayıflama diyetlerinin uygulanması gerektiği bildirildi.
Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Sağlık Bakanlığının internet sitesinde "sıfır beden" ve şok diyetlerle ilgili öneriler yer alıyor.

Çağın en önemli sağlık sorunlarından birisi olan obezitenin, teknolojinin getirdiği yaşam şekli ve ayak üstü beslenmenin ağırlık kazanmasıyla gün geçtikçe arttığı ve yaşam kalitesini düşürdüğü kaydedilen yazıda, bir yanda değişen beslenme alışkanlıkları, diğer yanda güzelliğin "sıfır beden" gibi ölçülere indirgenmesinin, özellikle gelişme çağındaki çocuk ve ergenler üzerinde olumsuz psikolojik ve fizyolojik etkileri olduğu belirtildi.
"Manken diyetleri, mucize diyetler, şok diyetler" gibi hızlı kilo kaybına neden olan, ancak uzun vadede önemli sağlık sorunlarına yol açabilen diyetlerin, medyatik ve ticari amaçlar nedeniyle özellikle yaz aylarında sıklıkla gündeme geldiği ve pek çok genç tarafından bilinçsizce uygulandığı ifade edilerek, ergenlerde moda haline gelen "sıfır beden" tutkusunun, sağlığı önemli ölçüde tehdit ettiğine işaret edildi.
Kendini kanıtlama, kabul ettirme, beğeni toplama isteğinin en üst seviyede olduğu ergenlik döneminde fiziksel büyüme, psikolojik ve sosyal gelişimin olgunluğa eriştiği, özellikle 11-16 yaşları arasında boy uzunluğunun hızla arttığı kaydedilerek, 2-3 yıl süren bu büyüme atağı sırasında, erişkin hayattaki ağırlığın yaklaşık yarısının, total kemik kitlesinin ise yaklaşık yüzde 37’sinin kazanıldığı bildirildi.

Bilinçsizce ve kontrolsüzce uygulanan çok düşük kalorili zayıflama diyetlerinin büyüme ve gelişmede duraklama, adet yaşında gecikme ve adet düzensizlikleri, iskelet sisteminin anormal gelişimi gibi pek çok sağlık probleminin gelişimine neden olabildiği uyarısında bulunuldu.
Bilinçsizce yapılan çok düşük kalorili sağlıksız zayıflama diyetlerinin ayrıca baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk, kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizlikleri, kabızlık, kansızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi pek çok sağlık sorunları yol açtığı ifade edilerek, "Bu diyetler, bireyin bazal metabolizma hızının düşmesine, diyet sonrasında hızla verilen kiloların geri alınması nedeniyle de sürekli zayıflama diyeti uygular hale gelinmesine neden olur" ifadesine yer verildi.
Sıfır beden olma isteğiyle gelişebilecek en tehlikeli sağlık sorunlarından birinin de yeme davranış bozukluğu ile karakterize olan, halk arasında "manken hastalığı" olarak bilinen anoreksiya nervoza olduğu bildirildi.
Aşırı zayıflığın bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve hastalıklara karşı direncin azalmasına, vücut fonksiyonlarının işleyişinde bozukluğa, kronik yorgunluk ve halsizliğe, çalışma veriminde ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olduğuna dikkat çekildi.

SAĞLIKLI DİYET İÇİN UYARILAR
Sağlık Bakanlığının yazısında, sağlıklı ve ideal vücut ağırlığına ulaşmak ve bu kiloyu korumak için şu öneriler yer aldı: "-Ağırlığınızı, boy uzunluğunuzun karesine bölün ve bu oranın 20-24.9 olmasına özen gösterin.
Kısa sürede kilo kaybını sağladığı öne sürülen ve pek çok yan etkisi bulunan çeşitli ilaçlar, gerçek kilo kaybı yerine vücuttan sadece su kaybına neden olan diüretik (idrar söktürücü) ilaçlar bilinçsizce kullanılmamalıdır. Sağlıklı ve kalıcı kilo kaybı için, genel sağlık kontrolünden geçtikten sonra diyetisyen tarafından yaş, kilo, boy, fiziksel aktivite düzeyi ve beslenme alışkanlıklarınıza özgü hazırlanan zayıflama diyetleri uygulanmalıdır.
Sağlıklı ve kalıcı ağırlık kaybının haftada en fazla 0.5-1.0 kg olması gerektiği unutulmamalıdır.
Öğünlerinizi atlamayın. Düzenli aralıklarla günde 3 ana, 3 ara öğün tüketmeye özen gösterin.
-Yemeklerde hayvansal yağlar yerine bitkisel sıvı yağları ve zeytinyağını tercih edin. Margarin, kuyruk yağı, içyağı gibi katı yağları kullanmayın.
Yemeklerinizi pişirirken haşlama, ızgara veya fırında pişirme gibi sağlıklı yöntemleri tercih edin, kızartma ve kavurma yöntemlerinden kaçının.
Mevsimine uygun taze sebze ve meyve tüketimini artırın. İmkanlar çerçevesinde günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketmeye özen gösterin.
Güvenli besin tüketimi için aldığınız ambalajlı gıdaların etiketlerini mutlaka okuyun, Tarım ve Köyişleri Bakanlığından üretim izni almış olmasına dikkat edin.
Yemeklerinizi yerken acele etmeyin, iyice çiğneyin. Unutmayın, tokluk hissi midenizden beyninize yaklaşık 20 dakika içinde ulaşır.
Televizyon seyretmek, kitap okumak gibi başka bir işle meşgul olmak farkında olmadan fazla yemenize neden olabilir. Bu yüzden yemeğinizi tek bir olay olarak algılayın ve keyif alın.
Yemeklerinizi mümkün olduğunca küçük tabaklarda porsiyonlayarak tüketmeye çalışın.
Vücutta oluşan zararlı maddelerin atımı ve bağırsak sağlığı için günde en az 2 litre su tüketin.
Kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen besinleri tercih edin. Basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler yerine kepekli ekmek, makarna, bulgur pilavı gibi lifli besinleri tüketin.
Haftada en az 3 kez ve 30 dakika süreyle düzenli fiziksel aktivite yapmaya özen gösterin."

ivythemes

{facebook#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {twitter#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {google-plus#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {pinterest#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {youtube#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {instagram#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget