1.01.2016 - 1.02.2016

EV YAPIMI ÖKSÜRÜK ŞURUBU

Bir çoğumuz kış aylarında gerek bağışıklık sistemimizdeki yetersizlik gereksi viral enfeksiyonların bir şekilde bize bulaşması sonucu genelde üst solunum rahatsızlıkları yaşarız. Meşhur bir laf vardır gribal enfeksiyonlar ilaçla 7 gün ilaçsız bir haftada iyileşir diye. Son günlerde soğuklarında etkisi ile mağazamıza onlarca insan şifalı bitki kullanımı için bizden fikir almaya ve kış çaylarını denemeye geldiler. Özellikle belirtmeliyimki 4-5 klişe devamlı kabul görüyor ve faydalıda. ama bizim burada anlatacağımız hem lezzetli hem şifalı bir şurup taarifi. İlk önce klişelere ve faydalarına göz atalım

IHLAMUR AYVA YAPRAĞI
Çocukluğumun en güzel sahnelerinden biridir güzine sobanın üzerinde tıkır tıkır kaynayan ıhlamur demliği. tabi içinde ayva yaprağıda var. Dedem kış gelmeden ayva yapraklarını toplar 20-30 adetini saplarından bağ yapar ve bizim kuruluk diye tabir ettiğimiz tahılların olduğu kilere asarak kuruturdu. Tabi şimdiki kilerler gibi değil büyükçene bir odaydı ve tüm kışlıklar orada saklanırdı. 
Tarif: Size en yakın aktardan Ihlamur çiçeği veya yaprakları ile birlikte çiçeklerini alın bir çaydanlığa bir tutam atın ve 2 adet ayva yaprağı üzerinde soğuk suyu koyun ve kaynamaya başladıktan sonra ocağı en kısık ayara alarak 4-6 dk arası kaynamasını sağlayın sonra 10 dk deme bırakın ve gün içerisinde yudum yudum 4-5 bardak afiyetle için

ZENCEFİL BAL
En çok rağbet gören tarif diyebilirim. Zencefil muhakkak faydalı ama bu tarifteki bal her zaman muamma. Gerçek çiçek balı fiyatı hiç öyle 5 kavanozu 100 tl değil veya marketteki rakamlar gibi düşük. Benim Ailem 6 göbektir arıcılıkla uğraşıyor ve şu konuda sizlere net bir bilgi verebilirimki Ayçiçeğine girmemiş arının balının ortalama kg fiyatı 50 tl zira her kovvanda maksimum 12-14 kg arası bal oluyor eğer şeker olmaz ise hangi bitki örtüsü olursa olsun bizde mevsimler çok müsade etmiyor arı 5-6 ay çalışabilsin. 
Tarifi: İlk önce bal bu tarifte tatlandırıcı değil bunu öğrenmemiz gerekiyor. 30 gr zencefil 240 gr balda 5-6 dk karıştırılacak iyice bal zencefili yiyecek ve zencefilin özü bala çıkacak sonra çocuklarınıza beyinize hanımınıza afiyetle günde 3 tatlı kaşığı yedireceksiniz. aç veya tok olması farketmez

GÜLHATMİ ÇİÇEĞİ SÜT
İbrahim saraçoğlu söyledi diyemi bilmiyorum 40 yıllık tarif biraz daha rağbet görür oldu Lakin aldığınız gül hatminin bol çiçekli olmasına dikkat edin. Özellikle bitmeyen öksürüklerde boğazınızı yumuşatır ve biraz rahatlarsınız. 
Tarifi: 30 gr gülhatmi çiçeği 1lt sütte 2 dk kaynat ve sütün altını kapat. 10 dk bekle süz iç şeker veya bal ilave edebilirsin. 

ATOM VEYA KAYNAR ÇAYI
Bence Kaynar layıkı ile yapıldığında çok lezzetli bir çay. onun kesme şeker gibi küp küp kırmızı olan versiyonlarınada atom çayı deniyor. Atomu hazır olarak aktarlarda bulabilirsiniz en kalitesizi bile faydalıdır tavsiye ederim . Burada kaynarın tarifini sizinle paylaşacağım
Tarif: 3 kök zencefil 3 kök tarçın 2 kök zerdeçal 1 kök havlıcan 10 gr karanfil 1 adet muskat cevizi 2 parça kızamık veya diğer adı ile lohusa şekeri 5 lt suda 30 dk kaynatacaksınız sonra 10 dk bekleyip süzeceksiniz afiyetle bol bol içebilirsiniz..

Son olarak benim favorim ve her kış hazırladığım ev yapımı öksürük şurubu tarifini sizinle paylaşmak isterim. Özellikle boğazınız durmadan gıcıklanıyorsa ve öksürüğünüz bir türlü geçmek bilmiyorsa çocuklarınızda balgam ve boğazda hırıltı varsa muhakkak denemenizi tavsiye ederim videomuzu izleyin 

Herbalist Adnan Yıldırım
Sağlıklı yaşam sırları için aşağıdaki linkten youtube kanalımıza abone olabilirsiniz
YOUTUBE KANALINA ABONE OL

Türkçe yazılan ilk tıp kitabı MÜRECCEBNAME

Anadolu çok medeniyetli çok kültürel motiflere sahip bin yılı aşkın bir türk yurdudur. Sultan Alparslanın muştusunda diyar-ı rum olan bu toprakların Alp erenler vasıtası ile kılıçsız fethi yatmıştır. O mirası üstüne vazife bilen onlarca Alperen Tüccar, Hekim, Fırıncı, Çarıkçı, Çerçi, Nalbant, Vb ahilik dergahından geçmiş esnaf ecdadımız bu topraklara yerleşerek hem islamı yaşayarak anlatmış hemde edep terbiye ve insan olmanın vasıflarını, orta çağ karınlığına gömülmüş rum ahaliye göstermiştir. Şunuda görmekteyiz ki Anadolu il il, önce gönüllere girerek fethedilirken halkın karşı koymayışı selçuklunun adeletini bizansın entrikalarına tercih etmelerindendir. Selçuklu Anadoluda ilk büyük şehir olarak Konya vilayetimizi imar etmiş Ardından ikinci büyük şehir olarak ise sivası o muhteşem taş işçiliği ile parmakla gösterilen bir şehir haline getirmiştir. Selçuklu sadece binalar yapmamış binayı mana katan eğitim ve bilminde son derece arkasında durmuş ve çağını aşan astronomi, matamatik ve tıp alimleri yetiştirmiştir. Bir Başka meşhur şehrimiz ize selçuklu döneminde tam bir ilim irfan yuvası olan Amasya vilayetimizdir. Yazımızın ana konus ise bu şehrin yetiştirmiş olduğu en önemli tıb alimi Şerafeddin Ali Sabuncuoğlu ve onun kaleme aldığı tarihimizdeki ilk türkçe tıp kitabı Müreccebnamedir.

Devrinin asırlar ötesine ışık tutan en ünlü cerrah ve tıp alimi olan Şerafeddin Ali 1465 yılında yazdığı Cerrahiyetül Haniyye adlı eserinde 83 yaşında olduğunu söylemiş 1468 yılında yazdığı eseri Müreccebnamede ise 85 yaşında olduğunu söylemiştir. Bu kaynaklar bize Şerafeddin Alinin 1383-4 yılları arasında doğduğu isbat etmektedir. Şerafeddin Sabuncuoğlu hekim bir aileden gelmekle birlikte Sabuncuoğlu ailesi genelde tıp ilmiyle meşgul olmuşlardır. Bu çağını fersah fersah aşan hekimimiz Fatih Sultan Mehmet döneminin en ünlü ikinci hekimidir.Sabuncuoğlu'nun, on dört sene baştabipliğini yaptığı Amasya darüşşifası, Anadolu'nun Moğol hakimiyeti altında, Moğol hü- kümdarı Olcayto Mehmet'in zevcesi lldus (llduş) hanım'ın kölesi Amber bin Abdullah tarafından, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılış tarihi olarak kabul edilen (724HJ 1308M) tarihinde inşa edilmiştir. 1308 yılından cumhuriyetin ilk yıllarına kadar hastane olarak vazife veren Bimarhane Şuan müzeye çevrilmiş ve Aslından tamamen koparılmıştır. Şahsi fikrim bu tür yapıların Aslına uygun olarak vazifesini gelecek nesillere dahi taşımasıdır. Umarız Amasya ilince açılacak Tıp fakültesinin Derslikleri Bu bina içersinde de olur.

Şereafeddin Ali ikinci beyazitin Özel isteği ile O güne kadar yazılmış tıp kitablarını Belli bir sistematik içinde Türkçeleştirerek Akrabadin diye çok önemli bir esere imza atmıştır. Esas konumuz büyük tıp alimlerimizden ne yazıkki yeteri miktar yararlanamıyor oluşumuz. BAKDER olarak Anadolu halk hekimliğine ışık tutmuş bu yüce simaları Her sayımızda sizlere tanıtmak ve onların tarihin tozlu sayfalarına mahkum edilmiş tedavi yöntemlerini ve terkiplerini sizlerle paylaşmak boynumuzun borcudur.

Bu büyük Tıp alimimizin yazmış olduğu Mürecebbname isimli eser Şu bölümlerden oluşmaktadır.
1.Bölüm: Tiryaklar(Antidot)2.Bölüm: Macunlar3.Bölüm: Daireikler ve Toz İlaçlar4.Bölüm: Yakı ve Yakı Türü İlaçlar5.Bölüm: Astranjan İlaçlar ve Fumigasyon İlaçları6.Bölüm: Fitil ve Ovüller7.Bölüm: Şurup ve Gargaralar8.Bölüm: Göz Hastalıklarında Kullanılan İlaçlar9.Bölüm: Tablet ve Pastiller10.Bölüm: Cerahat Giderici İlaçlar11.Bölüm: Merhemler ve Yağlar12.Bölüm: Lavmanlar13.Bölüm: Kusturucular14.Bölüm: Burun Kanamasını Dindirici İlaçlar15.Bölüm: Tabletler16.Bölüm: Ağız, Boğaz, Diş, Dudak ilaçları17.Bölüm:Enfiye ve Kuturlar
Özellikle icat ettiği ameliyat malzemelerinin hala günümüzde kullanıldığını düşünürsek Asırları aşan bu büyük alimin ilk olarak cerrahat'ül Haniyesinden bir bölümü kendi kaleminden okumanın ayrı bir neşvesi olduğunuda bilmemiz gerekir.
CERRAHAT’ÜL HANİYYE’nin GİRİŞİNDEN BİR BÖLÜM Ben zayıfların zayıfı ve en muhtaç kul olan el-Hac İlyas oğlu, Ali oğlu, Sabuncuoğlu lakaplı Şerefeddin. Allah belalardan korusun, Amasya Darüş-şifasında tabibim. Bu şehirde geçimim kıtlık rüzgarında ve zamanın kalp kıran ellerinde düşkündü. Kendisi Zuhal yıldızının basamağı olan ve katında ilimden daha değerli bir şey bulunmayan ve makamında tıp ilminin tüm ilimlerin yarısı olduğu söylenilen sultana derdimi bildirmek ve zamanın sıkıntı rüzgarlarından kendimi korumak için tıp ilminden bir cerrahi kitap yazdım. Bu geçen ömür ve uzun süren istekler içerisinde, ilmiyle gördüğüm ve yaptığımla tecrübe ettiğim birçok acayip ve garip işleri bu kısaltılmış kitap içerisinde topladım. Şimdiki zamanın cerrahlarının çoğunluğu bu kitapta bahsedilen şeylerin çoğunu ne görmüşlerdir ne de duymuşlardır. Bu tip cerrahlar sadece bu dönemin revaçtaki kitaplarını incelemekte ve bunların içerisinde yazan şaibeli tedavileri uygulamaktadırlar ve bazen tecrübeleri olmadığı halde kendileri de hatalı şeyler ekleyip doğru yolu bulamamaktadırlar. Bu kitabı Türkçe yazmamın nedeni şudur; bu devirde Rum kavimleri Türk dilini kullanmaktadırlar. Ayrıca bu dönemin cerrahlarının çoğu okuma yazma bilmemektedir ve okuma yazma bilseler bile hepsi Türkçe kitap okumaktadırlar. Böylece, bu kitabı Türkçe yazmakla bundan daha çok kişi yararlanacaktır ve bu sayede işin aslını öğrenip, birçok sorunlarını çözerek kendilerini hatadan ve beladan koruyabileceklerdir. Bu kitabın 3 bab-ı vardır; ilk bab uzuvların ve hastalıkların dağlanması, ikinci bab cerahatlerin yarılması, dikilmesi ve tedavisi, üçüncü bab ise kırık ve çıkıların tedavisi hakkındadır. Bu kitaba Cerrahiyye-i Haniyye adını verdim. Tedavileri anlatırken önemli olanlarında üstadı, hastayı kullanılan aleti ve tedavi yöntemini tasvir ettim.”
Gördüğümüz üzere kendisini Allahın ilminin kapı kulu sayan Şerafeddin Ali Tevazuda da kendi asrının ötesine öğütler bırakmış ve bizlere gideceğimiz yolun güzergahını kalın kalemler ile şaşmazcasına çizmiştir.
Mücerrebname (Deneysel Tedavi Yöntemleri Kitabı) bir ‘deneysel tıp’ kitabıdır. Burada anlattığı deneylerinden iki örnek verecek olursak;
Bir gün zehirli bir yılanı (engerek) olduğunu söyleyen yılancı gelir ve Sabuncuoğlu yapmış olduğu tiryaka güvenir ancak test etmek ister. Bunun üzerine yılanı getirtirir (önceden tiryakı içmiştir) ve sol elinin orta parmağını ısırttırır. Sonra bu tiryaktan şerbet yapıp içer ve yılanın ısırdığı yere de tiryaktan sürer ve yılan zehrinin parmağında ya da vücudunda bir etkisi kalmadığını söyler. Zehri kendi üzerinde denemesi onun ilacına ne kadar güvendiğinin ve cesaretinin de bir kanıtıdır.
Tiryakının tazeliğini ve etkisini ölçmek için bu kez de bir horoz üzerinde deney yapar. Bir gün yine bir yılancı güçlü zehri olan bir yılanının olduğundan bahseder, yılanı inceleyen Şerefeddin zehrin kuvvetli olduğunu fark eder ve  bu defa da bir horoz getirir. Horozun budunun tüylerini yolar ve yılana 3 kez ısırtır. Bu defa tiryaktan küçük parçalar hazırlayıp horoza yutturur ve merhem şeklinde hazırladığı bir kısmını da yılanın ısırdığı yere sürer, horozu kümese geri koyar ve gözlem altında tutar. Bir süre sonra horozun yara yerinin yeşillendiğini görür. Ertesi gün tekrar gelip kontrol eder ve yeşil rengin kızarıklığa döndüğünü görür. Böylece tiryakın başarısını bir kez daha kanıtlamış olur. Burada kullandığı tiryakın Tiryak-ı Faruk  olduğunu belirtir.
Deneyimlerine birkaç örnek verecek olursak; Sabuncuoğlu ve yardımcısı İstanbul’dan Amasya’ya dönerken bitlenmişler. Tedavi için cıva ve çam reçinesini karıştırıp, keten ipliğinden de fitili hazırlayıp ilacı sürerek boynuna bağlamış, kalanını da koltuk altlarına sürmüştür. Daha sonra bu yöntemin daha önce omzunda var olan ağrıyı da giderdiğini görmüştür. Amasya’ya döndüğünde bu tedaviyi de kullanmıştır.
Bir başka örnek de çocuk düşürücü ilaç ile ilgilidir. Ana karnında ölen bir çocuğun düşürülmesi için verdiği ilacın rahimde oluşan ura da iyi geldiğini görmüştür.
Bir hastalığı tedavi edemediğinde bu konuda bilgisi olan kişilerin yöntemini ve o konudaki eksiğini alçakgönüllülükle kabul edebilmiş ve o kişilerden tedaviyi öğrenmiş, hekimlik ahlakına sahip bir kişidir.
İlerleyen sayilarimizda müreccebnameden daha çok faydalanacağız şimdilik bu kadar Hayırlı bir ramazan geçirmeniz dileklerimle 
Herbalist Adnan Yıldırım. 
Güney Kaliforniya üniversitesi USC. Herbalizm ve Fitoterapi mezunu

Egzama için ev yapımı krem tarifi

Evveliyatla egzamanın bir kremle şifa bulmasını beklemek oldukça iyimser bir yaklaşımdır.
Burada konu edeceğimiz uygulama özellikle egzamanız veya sedefiniz alevlendiği zaman işinize yarayacak kaşıntınızı alıp derideki oluşan dezenformasyonları düzeltmek için elinizin altında bulunması gereken bir krem varlığının size sağlayaca faydaları sizinle paylaşmak derdimiz.

Herkesin kolaylıkla evvinde yapabileceği bu krem bel ki bir mucize ürün yada şok şok şok larla reklamı yapılan kremler gibi büyük vaadleri olmayabilir ama işe yarar olduğunu garanti edebiliriz.
Lazım olan malzemeleri her aktarda kolaylıkla bulabiliriz. İlk evvel elinize kalem kağıt alıp aşağıdaki listeyi not edelim

  • 50 gr bal mumu veya beyaz vazelin
  • 50 gr ardıç katranı ( bunun sadece 1 tatlı kaşığını kullanacağız ama aktarlarda 50 cc satılır)
  • 30 ml çörek otu yağı
  • 30 ml kırmızı kantaron yağı
  • 20 ml çuha çiçeği yağı
  • 50 ml katı hindistan ceizi yağı 
Bu malzemeleri Aktardan aldıktan sonra yapacağımız uygulama klasik benmari usulüne çok benziyor. Eğer cam bir kabın içerisinde cikolata eritti iseniz bu kremide kolaylıkla yaparsınız. Aldığımız malzemelerdeki 50 gr balmamunu 250 cclik bir cam kavanozun içerisine koyuyoruz diğer yağlarıda içerisine boşaltarak kaynar suyun içerisine kavanozun ağzını iyice kapatarak dik konumda bırakıyoruz yaklaşık 20 dk içerisinde balmumu ve yağlar tamamen eriyerek tek faza geçeceklerdir sonra biraz soğumaya bırakıyoruz ve her bir kaç dk da bir karıştıyoruz.

Kullanımı ise günde 2 defa sabah ve akşam olmak üzere sürülebilir. İçerisindeki katrandan dolayı
biraz rahatsız edici bir koku olabilir. Lakin Artık buna katlanmak gerek olduğunu düşünüyorum. Bu sürecte nemlendiricileriniz varsa kullanabilirsiniz ama içerisinde SLS ve PARABEN içeren şampuanları ve sıvı sabunları kesinlikle kullanmayın. Ellerinizi yıkamak için en ideali kalıp sabun kullanımı. Özellikle beslenmenizede dikkat etmenizi öneriririz. Biraz klasik olacak ama enginar ve deve dikeni tüketin. Allah şifa versin
Herbalist Adnan Yıldırım

Amarant bitkisi nedir ne için kullanılır.

Daha kinoa bitkisini tam olarak taniyamadan ne ara amarantha gectik bilmiyorum lakin bize anlatmak düşer. İskendiriye döneminin bahcelerinin meşhur süs bitkisidir amarant. Bir cok türü olmasina rağmen amarantus familmaysindan gelen tüm türler birbirine şekil olarak oldukca benzer. Aslında bizim memleketimizde böyle özel bitkiler ne yazıkki zayıflamaya çare denmezse eğer satmıyor. Tercih sebebi: giderek obezleşen bizler buna kendimde dahil kilolarını kabullenemeyen bizler tüm memleket olarak spor kültürü olmayan bizler illa böyle ürünler zayıflatsın isteriz ve o zaman kullanırız. 

Bir zamanlar Amerika'nın en mühim hububatı olan amarant, 400 yılllık bir aradan sonra eski şöhretini tekrar kazanma yolundadır. Amarant, Amerika'nın belki en eski ekinidir. İlk defa mağara sakinleri tarafından yetiştirildiği tahmin edilen bu hububat; 500 sene kadar önceleri, Aztek ve İnka yerlileri için hemen hemen buğday, mısır veya fasülye kadar önemliydi. Sonraları, bir ara bu bitki öylesine unutuldu ki, bundan onbeş sene öncesi, birkaç tarihçi dışında ilim dünyasında böyle bir bitkinin mevcudiyetinden haberdar olan hemen hemen hiç kimse kalmamışdı. Fakat 1970'lerde amarant, yeniden araştırmacıların dikkatini üzerine çektikten sonra, aradan geçen sadece 12 sene gibi kısa bir zaman içinde istihsali, ekonomik ve ticarî ehemmiyeti haiz sayılabilecek bir seviyeye ulaşdı. Öyle görünüyor ki, yakın bir gelecekte, Azteklerden kalma bu kıymetdar miras, çarşı ve pazarlarımızda yeniden "arz-ı endam" etmeye başlayacak. Avni MERİÇ / Botanik - Kasım 1984
amarant besin değeri

Amaranthus cinsinin yüze yakın nev'i arasında üçü, mühim bir gıda mahsülü olmaya namzet ve bunlar, açık-krem renkli tohumlara sahiptirler. Şimdilik bunlardan sadece ikisi "Amaranthus hypochondrin-eus"ve "Amaranthus cruentus" Meksika'da ve üçüncüsü olan "Amaranhus candatus" ise Peru ve diğer And Dağları memleketlerinde halk tarafından önemli sayılabilecek miktarlarda yetiştirilmektedir.

Amaranthla alakalı her şey 1972 yılında başladı dersek yanılmış olmayız. Avustralya Milli Üniversitesinde çalışan bitki fizyologu John Dawton'un 1972'de amarant tohumlarının fazla miktarda protein ihtiva ettiğini keşfetmesi, bütün gıda uzmanlarının dikkatlerini bu bitki üzerine çekti. Yandaki tabloda gördüğünüz üzere amaranthın keşfedilen bu besin değeri onun 400 yıl aradan sonra dünyada açlıkla başedebilecek en önemli besin olduğunun bilim adamları tarafından düşünülmesini sağladı ve şu an en büyük amaranth tahıl fabrikaları afrikada olmasına rağmen care olmadı diyebiliriz. Galiba bizler  kilo vermek için para ödemeye gerek duymadığımız an dünyada açlık sorunuda çözülebilecek. Amaranth bir umuttu ve umut olarak kaldı diyebiliriz. Esas konumuza dönecek olursak yakındır TV lerde aynı gojiberryde olduğu gibi amaranthında nasıl zayıflattığı söylenmeye başlanacak yakındır. Sorun şu ki gerek amaranth gerekse goji diyet ürünü olabilir ama anlatılanlara bakarsak günde bir miktar yemek insanı zayıflatıyor. Buna ancak gülünür. Eğer insanları tükettiğinde zayıflatabilen bir şey olsa idi dünyada obez ve kilolu insan kalmazdı vesselam. Lakin bu ürünlerin siz zayıflamak istediğinizde size yardımcı olabileceğini unutmayalım. Zayıflamak veya kilo almak bir tek ürüne veya besine indirgenmeyecek kadar komplikedir unutmayın. Kilo vermek için olmazsa olmaz 3 şeye ihtiyacınız var. Disiplinli bir beslenme programına belli şartlarda spor aktivitesine ve ödem söken yağ hücrelerinin enerjiye evrilmesinde yardımcı olan bitkisel ürünlere. Halkanın biri eksik olursa sağlıklı zayıflama gerçekleşmeyebilir ve süreçten sıkılabilirsiniz.  Hazı söz açılmışken sevgili halkım şu TV lerde size ballandıra ballandıra anlatılan mantığı olan ama içi boş sadece para kazanmak için size satılan ortasınıfın çok altındaki ürünleri almayı nezaman bırakacaksınız. Basit bir anektotu sizlerle paylaşmak isterim geçen yaz ürettiğimiz bir ürünü TV lerden halkla buluşturmak istedik ve gördükki TV de 39 tl ye satılan ürünlerin maliyetinin 4 tl yi geçmemesi gerekiyormuş rakam şaşırtıcı gelebilir ama şundan emin olun ürüne değil reklama ve kargoya para ödüyorsunuz doğal olarak ürünler alabileceğinizin en kalitesizi oluyor. 
amaranth tohumu vitamin mineral değeri

Sağ tarafta gördüğünüz üzere amaranth tohumunda gerçekten ciddi besleyici mineraller ve vitaminler bulunmakta. Günümüz şartlarında tarım politikalarının yanlışlığı ve GDO denen illetin mutfağımıza hakim olması gıda katkı maddelerinin fütursuz ve umursamaz bir şekilde kullanılması tarım ilaçlarının tehlikesinin hala farkına varılmamış olmasından dolayı, eksik beslenmeden kaynaklanan çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşadıkları bir çok sıkıntıyı amaranthla giderebiliriz bence herkes bahçesine ekip tohumunu almalı ve tüketmeli. Şuan eczanelerimize de girmiş keçiboynozu özünde daha değerli olduğunu söyleyebilirim besin değeri bakımından. Özellikle saç dökülmesi yaşayanlara günde 3 çorba kaşığı tavsiye ederim. 


Amaranth ın diğer tahıllara göre avantajı nedir?

  1. Yetiştirilmesi ve hasatı oldukça kolaydır. Çiftçilerimiz için büyük avantaj
  2. Çiğ tohumları büyük bir protein kaynağıdır vücut ve kas sistemini geliştimek isteyenler yaşadınız. Hem doğal hem ekonomik
  3. Pişmiş yenilebilir formlarında diyet için liflidir ve içerik değerini belli bir oranda korur
  4. Pişirmek oldukça kolaydır sıcak suya koy 15 dk bekle lapası çıkıyor hemen
  5. Hasatı çok verimlidir 1 kg ektiğin yerden 25 kg alabilirsin
Endonezya ve Malezyada amaranth kökleri ve yapraklı oldukça popüler bir sebzedir. Hindistanda sebze olarak tüketen ülkelerden bizde ise saksı yada bahçe çiçeği muamelesi  haricinde bir kullanım formu henüz yok. Olgun amaranth köklerinden yapılmış beyaz dometes ve demirhindi ile soslanmış bir sebze yemeğini tattım ve oldukça lezzetli olduğunu söyleyebilirim. Hint kültürüne ait bu yemek onların aşırı baharat sevdası olmasa dünya mutfağında da tüketilebilir bence. Çinde yaprakları ve kökleri kızartma sebzesi olarak kullanılıyor veya nodula katılıyor en ilginci vietnamda amaranth köklerinin sebze çorbasının yeşili görme kuvvetini artırdığına inanılıyor. Komşu yunanistanta balığın yanında zeytinyağlı meze olarak veriliyor. Aslında ilk kullanıcıları bu bitkinin ve tohumunun aztekler diyebiliriz. Ama kıtalar arası seyahat etmiş ve 7 kıtada da kullanılmaya başlanmış aynı zamanda günden güne yaygınlaşan bir tahıl bitkisi diyebiliriz amaranth için. 

Galiba bukadar bilgi kafi Diyet için kullanmak isterseniz amenna ama zayıflatıyor diye sizi kandırmalarına müsade etmeyin. 
Herbalist Adnan Yıldırım.. 

ivythemes

{facebook#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {twitter#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {google-plus#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {pinterest#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {youtube#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {instagram#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget