osmanlının unutulan şerbetleri

Asırlar değil 70-80 yıl öncesine dahi gitseniz şerbet kültürünün hem anadoluda hemde büyük kentlerdeki zengin konaklarında yaygınlıkla misafirlere ikram edildiğini müşahade edersiniz. Geleneksel olan şerbet tatlarımız osmanlının arap yarımadasını fethetmesinden sonra dahada yaygınlaşmış ve sadece saraya değil ortalama her eve girmiştir. Gül şerbetini duymayanımızmı var. Çok basit bir tarife sahip olan gül şerbeti gibi şerbetlerin yanında yapımı zahmetli ve ustalık isteyen şerbet türleride mevcut.
Osmanlı kültüründe mutlaka konuğa ikram edilen o gül lokumu türk kahveleri şerbetler şimdi unutulmaya yüz tutmuş durumda. Bir kültür değeri olan bu tarifleri yaşatabilmek ve gelecek nesillerimizede ulaştırabilmek için azıcık gayret biraz ilgi ve hazır meşrubat kıskacından da biraz kurtulmak gerekiyor.



Düşününki zamanında bu şerbetler Altın tombalakta sunuluyordu ve Altın tombakta sunum Şerbetin, Osmanlı İmparatorluğu’nda altın tombak şerbetliğinde sunulacak kadar itibar görmesi, yemek kültürümüzdeki değerini ortaya koymaktadır Dünyada hangi içecek böylesine bir makama oturtulmuştur? Fakat günümüzde şerbet, sadece Ramazanlar’da sembolik olarak sunulan bir kültür mirası objesine dönüşmüştür artık Şerbet kültürünün (kültür tanımlası yapmak gerekir zira atalarımızın günlük yaşantısında, şerbetle bütünleşen veya eşleştirilen geleneksel davranış kalıpları oluşmuştur) bugünkü konumu, artık, maalesef kültür boyutunda değerlendirilemeyecek durumdadır.


Şerbetten Sorbeye: Şerbetin, Arapça‘da “içmek” anlamına gelen “şerben” fiilinden türetildiği varsayılmaktadır. Şerbetin ana yapım tekniği olan şurup ise Arapçadan olduğu gibi alınmıştır. Fakat eski Arapça’da şurup, şerbet ve şekerli içecek anlamına gelir. Anadolu’ya yakın Arap coğrafyası, halen şerbet kelimesini Osmanlıların geçmişte kullandığı şekliyle kullanır.
Osmanlı dönemlerinde İngiliz seyyah ve sefirlerin şerbetle tanışması, bu ürünü evrenselleştiren Osmanlılar sayesinde olmuştur ve şerbet (sherbet) sözcüğünü doğrudan kendi dillerine almışlardır. Ünlü yemek tarihçisi Alan Davidson, Osmanlı – Bizans – Venedik ilişkileri döneminde şerbetin, İtalyan mutfağına “sorbetto” olarak girdiğini bildiriyor.
Fransızlar ve İtalyanlar da öğrendikleri bu teknikle, karlı yada buzlu şerbetin benzeri olan buzlandırılmış şerbeti geliştirmişler ve adına “sorbet” adını vermişlerdir. “Sorbet”, Fransız mutfağının etkisiyle tüm dünya sofralarında geleneksel bir boyut kazanmıştır. Özellikle üst düzey mönülerin servis edildiği sofralarda, karmaşık tatlar damakta yorgunluk yaratır. Damağın rahatlamasını ve tazelenmesini sağlamak için ana yemek öncesinde “sorbet” sunumu, damağı bir sonraki yemeğe hazırlar.
Çiçek Şerbetleri: Topkapı Sarayı’na sonradan eklenen helvane mutfağı adeta bir tatlı, şurup ve şerbet labatuvarı olarak işletilmiş Sarayın en gözde şerbetleri çiçeklerden gül, zambak, menekşe, fulya, yasemin, muhabbet, iğde ve nilüfer çiçeklerinden yapılırmış Özellikle tatlı suda yetişen ve çok kısıtlı miktarda bulunan nilüfer çiçeğinden yapılan şerbet, akıllara durgunluk verecek bir reçete!
Şerbet yapımına bu kadar önem veren Osmanlı Sarayı’nda, doğal olarak sanatkâr kuyumcu marifetiyle yapılmış pahalı şerbet takımları ve avadanlıklar kullanılmış
Genelde saray ve halk mutfağı arasında büyük uçurumlar olmasına rağmen mesele şerbet olunca, bu uçurum çok derin değildir Zira şerbet her hanede her zaman ansızın gelen misafire sunulması gereken en önemli ikramdır
Böylesine bir kültürün zamanla yok olmasının altında mutlaka pek çok etken yatıyor Fakat aslında kaybettiğimiz, şerbet kültürünün asırlarca oluşturduğu beşeri ilişkilerin bütünüdür


Burda sizlerle paylaşacağımız şerbet türleri hem kolay hemde yapımı meşakketli şerbetlerden oluşuyor yazımızın başında da bahsettiğimiz gül şerbeti ile başlayalım

GÜL ŞERBETİ TARİFİ
Lazım gelen malzeme ez cümle şu minvaldedir


500ml saf gül suyu
5 adet tarçın
1 adet kök zencefil
1 adet muskat cevizi
10 gr karanfil
4 kalıp lohusa(kızamık şekeri)
5 lt su
300 gr şeker
terkibin tamamı bir kazanda 30 dk kaynatılır ve ılımaya bırakılır ılıyınca süzülür ve şekeri katılarak karıştırılır çok şekerli olmamasına dikkat edilir. sonra cam bir şişey doldurulup soğutulur ve soğuk olarak servis edilir.

İĞDE ÇİÇEĞİ ŞERBETİ
Benim en beğendiğim tatlardan biri Galiba orjinal tarifide bir burda bulacaksınız.
Lazım gelen malzeme Ezcümle Şu minvaldedir.
150 Gr iğde çiçeği (yapraklarında ayıklanmış sadece çiçek
4 çubuk vanilya
3 Kök dövülmemiş meyan
1 adet portakalın kurutulmuş kabuğu
5 Adet kuru kayısı
2 kök zerdeçal
800 gr şeker
Vanilya , meyan kökü, zerdeçal, ve kuru kayısı5 lt suda 30 dk kaynatılır ve ocaktan alınır iğde çiçeği ve kurutulmuş portakal kabuğu ilave edilip 30 dk demlenmeye bırakır tüm karışım süzüldükten sonra şekeri ilave edilip karıştırılır ve soğumaya bırakılır.

Bu şerbetin tarifini zaten ayrıntılı yayınlamıştık Tekrar kısa bahsini geçecek olursak
Lazımgelen Malzeme Ezcümle şu minvaldedir
Bu şerbeti en uygun 5 lt suda hazırlamanızı tavsiye ederim. genelde 500 gr satılan demirhindi paketlerinin tamamını 5 lt soğuk suyun içerisine atarak başlayabiliriz. işte gerekli diğer malzemeler
5 Lt su
500 gr demirhindi mümkünse bir gece önceden 5 lt soğuk suda bekletin 
5 adet zencefil kök

2 adet zerdeçal kök
2 tarçın çubuk
7-10 adet karanfil
3-5 adet yenibahar tane
1 adet muskat cevizi (rendeleyip atın)
3-5 adet kakule tane
2 adet havlucan kök
1 adet vanilya çubuk
4-5 adet hünnap kurusu
büyük iki parça kızamık şekeri
200 ml saf gül suyu
20 gr rezene
20 gr anason
20 gr kebabiye
250 gr şeker

evet bunların hepsini soğuk suyun içerisine atıyoruz ve ocağımızı en kısık seviyeye alıp yavaş yavaş ısınmasını ve kaynamasını sağlıyoruz. kaynama süresi bekleyebilenler için 120 dk olmalı.
sonra ılıyana kadar bütün baharatlar ve demirhindi bu suda bekliyor ve süzüyoruz işte şerbetimiz hazır
bu kadar kolay yapma sadece ramazana özgü olmayan bu içecek misafirlerimiz için her zaman hoş bir süpriz olacaktır 

KURU MEYVE ŞERBETİ
Bu şerbet aktarlardan veya marketlerden kolayca bulabileceğiniz bazı kuru meyvelerin hoş bir karışımıdır
Lazımgelen Malzeme Ezcümle şu minvaldedir
200 gr Merzifon karası üzüm (bulamaz iseniz Antep siyah inci)
200 gr besni üzümü
100 gr kuru kayısı
100 gr kuru erik,
bir adet portakal bir adet limon
1 adet defne yaprağı
10 gr karanfil
2 kök zenceil
400 gr şeker
5lt suda üzüm çeşitlerini kayısıyı eriği defne yaprağını karanfili zencefili 1 saat çok kısık ateş üstünde kaynatıyoruz (kaynamaya başladıktan sonra ocağın altını kısıyoruz) kaynama bitince limonun ve portakalın dış kabuklarını kazanımızın içine rendeliyoruz 10 dk beklettikten sonra süzüyoruz süzme işlemi bitince malzemelerimizi birde tülbentten sıkalım ki üzümlerimizin içinde şıramız kalması son olarakta soğumadan şekeri katıp karıştırıyoruz

Şerbet tariflerimiz sadece damağa değil aynı zamanda sağlığımıza da tat veriyor Sağlıcakla kalın
Hr. Adnan Yıldırım

Yorum Gönder

yorumlarınıza ve yorum sayfası üzerinden bize sorduğunuz sorularınaza en kısa sürede dönmeye çalışacağız daha sağlıklı bir iletişim için sağ alt köşede çıkan whatsapp ikonuna tıklar iseniz direk whatsapp iletişimi sağlayabilirsiniz.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger] [facebook]

ivythemes

{facebook#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {twitter#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {google-plus#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {pinterest#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {youtube#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL} {instagram#YOUR_SOCIAL_PROFILE_URL}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget