Hamilelik sırasında vücudun her geçen gün genişlemesiyle birlikte gerginliğini kaybeden ciltte kuruma, elastikiyetin kaybolması ve hassasiyet görülür. Özellikle göğüsler, karın ve baldırlar en fazla etkilenenlerdir.
Doğumdan sonra vücudun deforme olmaması için hamilelik sırasında çok uzun süren ve çok sıcak banyolardan kaçınmak gerekiyor. Eğer bundan vazgeçemiyorsanız, hiç olmazsa çıkmadan önce ılık bir duş alıp bebeği rahatlatın. Aslında yalnızca ılık bir duş en uygunudur. Duş sırasında cildi fazla gerip parlatmamaya çalışarak, hafif yağlı bir sabun ve on beş günde bir gomaj'la (gomaj, vücut için bir tür keseleme görevini yerine getiren bir kremdir; bu kremi vücuda uyguladıktan sonra masajla oğuşturarak, eski, ölü hücrelerin atılması sağlanır) cildi yumuşatmak gerekir. Arada bir yapılacak hafif kese, kan dolaşımını arttırır. Daha sonra kol ve bacaklara vücut sütü de tatbik ettiğinizde günlük vücut bakımınız bitmiş demektir.
Çatlaklara Karşı Uygulanacak Strateji Doğumdan sonra vücudun deforme olmaması için hamilelik sırasında çok uzun süren ve çok sıcak banyolardan kaçınmak gerekiyor. Eğer bundan vazgeçemiyorsanız, hiç olmazsa çıkmadan önce ılık bir duş alıp bebeği rahatlatın. Aslında yalnızca ılık bir duş en uygunudur. Duş sırasında cildi fazla gerip parlatmamaya çalışarak, hafif yağlı bir sabun ve on beş günde bir gomaj'la (gomaj, vücut için bir tür keseleme görevini yerine getiren bir kremdir; bu kremi vücuda uyguladıktan sonra masajla oğuşturarak, eski, ölü hücrelerin atılması sağlanır) cildi yumuşatmak gerekir. Arada bir yapılacak hafif kese, kan dolaşımını arttırır. Daha sonra kol ve bacaklara vücut sütü de tatbik ettiğinizde günlük vücut bakımınız bitmiş demektir.
Çatlaklar alt derinin elastikiyetini ve hormonal dengesini kaybetmesiyle oluşur. Fakat gerçekte henüz hiç kimse çatlak olgusunun gerçek sebebini ve bazı kişilerde niçin oluşmadığını bilmemektedir. İşin ilginç yönlerinden biri de eğer sık hamilelik söz konusu değilse, çatlakların 25 yaşından genç olanlarda daha sık rastlanmasıdır. Ani ve çok kilo almalar, durumu daha da kötüleştirebilir. Çatlaklara esmer ve kumrallarda daha az rastlanır. Önce kırmızı, daha sonra sedefimsi bir cilt altı yarası oluşumu ile belirginleşen çatlakların özellikle oluştuğu yerler göğüsler, karın bölgesi ve kalçalardır. Çatlakların her ne kadar daha ziyade hamileliğin son üç ayında oluştuğu söylense de, bu ancak kann bölgesi için geçerli olup, ilk haftalardan itibaren büyümeye başlayan göğüsler için değildir.
Tabii ki tüm bunlara karşı önlemler de yok değildir. Mücadeleye ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi sonuç alınır. Hamileliğin ilk aylarından itibaren söz konusu vücut bölgelerine çatlak kremlerini tatbik etmeye başlayın. İyice nüfuz ettirecek kadar vakit ayırın ve bunu doğuma kadar sürdürün. Bir tek gün bile atlamayın. Kremden tasarruf etmeyin. Alt deri lifleri ne kadar yumuşak olursa, o kadar kırılgan olurlar. Bu yüzden fazla ve çabuk kilo almamaya çalışın. Şansınızı daha da arttırmak için üçüncü aydan itibaren, her altı haftada bir vücut masajı yaptırın. Bu hücrelerin daha iyi beslenmesini sağlayıp artıkların atılmasını kolaylaştıracaktır. Yalnız dikkat! Masaj mutlaka elle yapılmalıdır.
Göğüsler
Hormonal etki altında çok hızlı büyüyen göğüslere, biraz can yaksa bile özel göğüs toniği ile hafifçe masaj yapılmalıdır. Toniği genişçe boyun ve omuzlara kadar tatbik edin. Çünkü göğüslerin etrafinı da kuvvetlendirmek gerekir. Daha sonra, dairesel hareketlerle çatlak kremini göğüs başlarına gelmeyecek şekilde uygulayın. Sıkı olmayan fakat sağlam sütyenleri tercih etmelisiniz. Eğer göğüsleriniz fazla büyürse, sütyeni gece de takmaya devam edin. Ancak göğüslerin büyümesi düzenli olmadığı için önceden sütyen almayın. Bebeği emzirmeyi düşünüyorsanız, son ayda önden fermuarlı veya çıtçıtlı bir sütyen alın.
Hamilelik döneminde cilt çok hassastır. Dolayısıyla tahrişlerden kaçınırı. Doğumdan sonra şişkinliği inmiş olan karın bölgesi, inceltici ve kuvvetlendirici etkilere sahip kremlerle beslenmelidir. Bu, söz konusu bölgeyi daha kısa zamanda kendine getirecektir. Eğer bebeğinizi emziriyorsanız aynı bakımı göğüslerinize de göstermelisiniz. Çünkü göğüsler emzirme sırasında süt gelirken devamlı büyür ve küçülürler.
Hamilelik döneminde oluşan çatlakların nedenleri nelerdir?
Hamilelikte sık görülen cilt problemleri dediğimiz zaman en önemli sorunlardan bir
tanesi çatlak oluşumudur. Anne adayları çatlak oluşumundan korunabilirler, mutlaka her hamilelikte olacak diye bir şey yoktur. Çatlak oluşumu derinin altındaki kütlenin ani ve aşırı büyümesi sonucu derinin bu büyümeye kendini adapte edemeyip bazı bölgelerden ayrılmasıyla oluşmaktadır. Çatlak dediğimiz bölgeye derinin haricinde bir fibrotik dokunun dolmasıyla çatlak görüntüsü ortaya çıkar. Bu doku, farklı bir dokudur ve hiçbir zaman tekrar deriye dönüşüm göstermez. Yani çatlak oluştuktan sonra o bölge deriyle onarılamadığı için çatlaklar kalıcı olur.
Çatlak oluşumunun önlenmesi için neler yapılabilir?
Burada kişiye düşen çok fazla şey var. Bunlardan en önemlisi kademeli kilo almak. "Hamileyim, her şeyi yiyebilirim" mantığıyla kilo almaktan ziyade kademeli ve doktor kontrolünde düzgün kilo alınırsa çatlaklardan korunmak mümkün olabilir. Çatlak oluşumunda kişinin bağ dokusu çok önemli. Bazı kişilerden duyarız; "ben hamilelikte çok zayıftım, ama çatlağım oldu", bazıları da "hamilelikte çok kilo aldım, ama çatlağım olmadı" der. Burada derinin elastikiyet kapasitesinin çok büyük rolü var. Deri kendini ne kadar fazla genişletebilirse çatlak oluşumuna o denli az rastlanır. Bu da tamimiyle genlerden geçen genetik bir özelliktir. Bunu düzeltmemiz tamamen kişinin genetiğiyle ilgili olduğu için mümkün değildir. Fakat kademeli kilo alınır ve hamilelik sürecinde deri iyi nemlendirilirse çatlak oluşumunu bir ölçüde azaltmak veya hiç oluşmamasını sağlamak elimizde. Eskiden bu konuda kullanılabilecek çok fazla ilaç yoktu. Büyüklerimizin önerdiği badem yağı, kakao yağı ve havuç yağı gibi yağlar kullanılıyordu deriyi nemlendirmek için. Ama şimdi dermatologların önerdiği çok güzel kozmetik kremler mevcut. Bunlar hamilelik sırasında rahatlıkla kullanılabilir. O nedenle eskisine oranla çatlaklar artık günümüzde çok büyük problem değil.
Çatlaklar tedavi edilebilir mi?
Evet, tedavi edilebiliyorlar. Özellikle çatlağın ilk geliştiği dönemdeki kızarıklık anını yakalayabilirsek; o dönemlerde tedavi edilmesi mümkün. Değişik tedavi yöntemleri kullanılabilir. İlaç tedavisi olabilir veya hamileliği sonlandırana kadar çatlağın ilerlemesini engelleyici tedaviler verilip hamilelik bittikten sonra o bölge lazer tedavisi ile toparlanabilir. Tabi burada hamileliğin durumu, hangi ayda olunduğu ve genel metabolizma göz önüne alınmalıdır. Çatlaklar hamileliğin dışında aşırı kilo alımında, body building gibi ağır sporlar yapan erkeklerde de görülebilir. Bunların dışında, özellikle kortizon-metabolizma bozukluğu hastalıkları ve böbrek üstü hastalıklarında çatlak oluşumunu görülebilir.
Burada kişiye düşen çok fazla şey var. Bunlardan en önemlisi kademeli kilo almak. "Hamileyim, her şeyi yiyebilirim" mantığıyla kilo almaktan ziyade kademeli ve doktor kontrolünde düzgün kilo alınırsa çatlaklardan korunmak mümkün olabilir. Çatlak oluşumunda kişinin bağ dokusu çok önemli. Bazı kişilerden duyarız; "ben hamilelikte çok zayıftım, ama çatlağım oldu", bazıları da "hamilelikte çok kilo aldım, ama çatlağım olmadı" der. Burada derinin elastikiyet kapasitesinin çok büyük rolü var. Deri kendini ne kadar fazla genişletebilirse çatlak oluşumuna o denli az rastlanır. Bu da tamimiyle genlerden geçen genetik bir özelliktir. Bunu düzeltmemiz tamamen kişinin genetiğiyle ilgili olduğu için mümkün değildir. Fakat kademeli kilo alınır ve hamilelik sürecinde deri iyi nemlendirilirse çatlak oluşumunu bir ölçüde azaltmak veya hiç oluşmamasını sağlamak elimizde. Eskiden bu konuda kullanılabilecek çok fazla ilaç yoktu. Büyüklerimizin önerdiği badem yağı, kakao yağı ve havuç yağı gibi yağlar kullanılıyordu deriyi nemlendirmek için. Ama şimdi dermatologların önerdiği çok güzel kozmetik kremler mevcut. Bunlar hamilelik sırasında rahatlıkla kullanılabilir. O nedenle eskisine oranla çatlaklar artık günümüzde çok büyük problem değil.
Çatlaklar tedavi edilebilir mi?
Evet, tedavi edilebiliyorlar. Özellikle çatlağın ilk geliştiği dönemdeki kızarıklık anını yakalayabilirsek; o dönemlerde tedavi edilmesi mümkün. Değişik tedavi yöntemleri kullanılabilir. İlaç tedavisi olabilir veya hamileliği sonlandırana kadar çatlağın ilerlemesini engelleyici tedaviler verilip hamilelik bittikten sonra o bölge lazer tedavisi ile toparlanabilir. Tabi burada hamileliğin durumu, hangi ayda olunduğu ve genel metabolizma göz önüne alınmalıdır. Çatlaklar hamileliğin dışında aşırı kilo alımında, body building gibi ağır sporlar yapan erkeklerde de görülebilir. Bunların dışında, özellikle kortizon-metabolizma bozukluğu hastalıkları ve böbrek üstü hastalıklarında çatlak oluşumunu görülebilir.
Hamilelik döneminde selülit oluşumu neden kaynaklanır?
Selülitin oluşumunda bir takım problemler vardır, hiçbir zaman tek başına oluşmaz. Bir kere hormonal dengelerdeki bozulma selüliti tetikler. Ayrıca genetik olarak bağ dokusunun durumu da önemli. Kişini tükettiği alkol-sigara oranı ve uzun süre çok dar giysilerin giyilmesi sakıncalıdır (kotlar gibi). Çünkü kasık bölgesinden, kan damarları dolaşımının düzgün bir şekilde yukarıya yansıtılamaması söz konusu. Hamilelikte selülit oluşumun nedenlerinden biri de bu. Diğerleri artmış hormonlar ve kilo alımı. Böyle olunca da hamilelikte selülit görülmesi oldukça mümkün. Bununla birlikte bacaktaki toplar damarların şöyle bir özelliği var; toplar damarlarımızda bir kapak sistemi var. Fakat bacaklardaki toplar damarların bu kapak sistemi yok. Bu nedenle toplar damarın ve lenf damarlarının içindeki sıvı çok oturulduğu zaman veya az hareket yapıldığı zaman damar dışındaki bölgeye çıkıyor. Damar dışında da sıvının en çok taştığı bölge yağ dokusu. Sıvı yağ dokusuna taştığı zaman bu bölgedeki yağ hücresinin dejenerasyonu söz konusu, çünkü yağ dokusu içine su almaya müsait bir doku değil. Böyle olduğu için de su, çok fazla tuz yenmesiyle birlikte bu bölgeye geldiği zaman buradaki yağ hücresini dejenere ediyor, yani bir nevi öldürüyor ve şekil değiştiriyor. O bölgedeki yağ hücresi şekil değiştirince içindeki yağı başka bir tarafa transfer etmek zorunda kalıyor, bu sefer de yağı yanındaki etkilenmemiş yağ hücresine veriyor. Böylece bu yağ hücresinin büyümesi ve sudan etkilenmiş yağ hücresinin büzülmesi gerçekleşiyor ve selülit oluşuyor. Büzülen hücre portakal kabuğu, yanındaki hücre de topçuklar görüntüsüne dönüşüyor.
Eskiden selüliti tıp bir kenara atardı, ama artık bir hastalık olarak kabul edilmekte. Selülit ile birlikte yağ dokusunda problemler oluyor, bir süre sonra ölen yağ hücreleri bir şekilde toparlanmaya, birikmeye başlıyorlar ve bunlar biriktiği zaman bir kapsül oluşturuyorlar. Bu kapsülün içinde su, tuz ve bir miktar yağ hapsediyorlar ve kapsülün içine giriş çıkışa izin vermiyorlar. Daha sonra bu kapsüller arttığı zaman, bunların arasına sinir ve kılcal damarların sıkışması söz konusu oluyor. Ve bu kılcal damarların çalışması bozulduğu için selülitin üstündeki deride dolaşım ve beslenme bozukluğu söz konusu oluyor. Böylece deri de kendini bırakıyor ve sarkmalar meydana geliyor. Selülitte görülen ana problem %50 selülit ise %50 de deride beslenme bozukluğuna bağlı sarkmalardır. Ayrıca deride renk-duyu kaybı, şişmeler, sızlamalar ve ağrılar olur. İşin en kötü tarafı ise; zaten bacaklar zor bir dönemde olduğu için, bu kapsüllerle beraber selülitli bir insan mutlaka varisli bir insana dönüşür. Varis olduğu zaman da dolaşım bozuk olduğu için selülit artar.
Hamilelikte selülitin tedavi yöntemleri nelerdir?
Basında her zaman yanlış aktarılan çok önemli bir nokta var; hiçbir zaman oluşan selülit sporla düzeltilemez, sadece engellenebilir. Öncelikle bunu iyi bilmek lazım. Tedavisinde önce kapsül oluşumunun kırılması gerekiyor. Bunu yapmak için de o bölgede oluşmuş olan fibrotik bantların bir takım ilaçlarla düzeltilmesi gerek. Önce kapsülün, sonra içindeki yağın, sonra da dolaşımın düzenlenmesi şeklinde üçlü bir tedavi söz konusu. Bu tedavi şekli doku içinde ilaç enjeksiyonu tekniğiyle oluyor, ama bunu mezoterapi olarak değerlendirmek yanlış olur, yöntem olarak birbirlerine benzeseler bile kullanılan ilaçlar çok farklıdır.
Normal doğum sezaryene oranla cilt için daha mı faydalıdır?
Hayır, çünkü doğum değil; hamilelik dokuları yeniler. Normal doğum ile sezaryen arasında deri sağlığı açısından tek fark şudur; sezaryen sırasında genel anestezi alınınca, tüm vücuda olduğu gibi deriye bir toksik madde girimi söz konusu olur, ama normal doğumda anestezi alınmadığı için böyle bir şey yoktur. Onun dışında deri sağlığı açısından normal doğum ile sezaryenin bir farkı yoktur. Özellikle geç yaştaki hamileliklerde, hamilelik deri için çok faydalıdır. Ancak konuyu derideki sarkma olarak ele alırsak; sezaryende oluşan göbek derisi sarkmalarına göre normal doğumda toparlama daha kolay olur, ancak normal doğumda da makattaki problemler gibi ürüner sistem problemleri meydana çıkabilir.
Hamileler için cilt bakımı önerileri
Hamilelikte hormonların da artışıyla deride yağlanma olur, kuruluk genelde olmaz. Anne adayları çok iyi bir nemlendiriciyle ve deri koruyucu yağsız ürünlerin kullanımıyla bu dönemi atlatabilirler. Hamilelikte cilt bakımına gerek yoktur, zaten ilaç sakıncalı olduğu için bu dönemde verilmez. Cilt bakımı hastalıklarının tedavisi ancak emzirme dönemi bittikten sonra uygulanabilir. Ayrıca bu dönemde saçlarda çok fazla artış görülür, ancak doğumdan sonra dökülebilir; zamanla saç miktarı tekrar normale döner.
Selülitin oluşumunda bir takım problemler vardır, hiçbir zaman tek başına oluşmaz. Bir kere hormonal dengelerdeki bozulma selüliti tetikler. Ayrıca genetik olarak bağ dokusunun durumu da önemli. Kişini tükettiği alkol-sigara oranı ve uzun süre çok dar giysilerin giyilmesi sakıncalıdır (kotlar gibi). Çünkü kasık bölgesinden, kan damarları dolaşımının düzgün bir şekilde yukarıya yansıtılamaması söz konusu. Hamilelikte selülit oluşumun nedenlerinden biri de bu. Diğerleri artmış hormonlar ve kilo alımı. Böyle olunca da hamilelikte selülit görülmesi oldukça mümkün. Bununla birlikte bacaktaki toplar damarların şöyle bir özelliği var; toplar damarlarımızda bir kapak sistemi var. Fakat bacaklardaki toplar damarların bu kapak sistemi yok. Bu nedenle toplar damarın ve lenf damarlarının içindeki sıvı çok oturulduğu zaman veya az hareket yapıldığı zaman damar dışındaki bölgeye çıkıyor. Damar dışında da sıvının en çok taştığı bölge yağ dokusu. Sıvı yağ dokusuna taştığı zaman bu bölgedeki yağ hücresinin dejenerasyonu söz konusu, çünkü yağ dokusu içine su almaya müsait bir doku değil. Böyle olduğu için de su, çok fazla tuz yenmesiyle birlikte bu bölgeye geldiği zaman buradaki yağ hücresini dejenere ediyor, yani bir nevi öldürüyor ve şekil değiştiriyor. O bölgedeki yağ hücresi şekil değiştirince içindeki yağı başka bir tarafa transfer etmek zorunda kalıyor, bu sefer de yağı yanındaki etkilenmemiş yağ hücresine veriyor. Böylece bu yağ hücresinin büyümesi ve sudan etkilenmiş yağ hücresinin büzülmesi gerçekleşiyor ve selülit oluşuyor. Büzülen hücre portakal kabuğu, yanındaki hücre de topçuklar görüntüsüne dönüşüyor.
Eskiden selüliti tıp bir kenara atardı, ama artık bir hastalık olarak kabul edilmekte. Selülit ile birlikte yağ dokusunda problemler oluyor, bir süre sonra ölen yağ hücreleri bir şekilde toparlanmaya, birikmeye başlıyorlar ve bunlar biriktiği zaman bir kapsül oluşturuyorlar. Bu kapsülün içinde su, tuz ve bir miktar yağ hapsediyorlar ve kapsülün içine giriş çıkışa izin vermiyorlar. Daha sonra bu kapsüller arttığı zaman, bunların arasına sinir ve kılcal damarların sıkışması söz konusu oluyor. Ve bu kılcal damarların çalışması bozulduğu için selülitin üstündeki deride dolaşım ve beslenme bozukluğu söz konusu oluyor. Böylece deri de kendini bırakıyor ve sarkmalar meydana geliyor. Selülitte görülen ana problem %50 selülit ise %50 de deride beslenme bozukluğuna bağlı sarkmalardır. Ayrıca deride renk-duyu kaybı, şişmeler, sızlamalar ve ağrılar olur. İşin en kötü tarafı ise; zaten bacaklar zor bir dönemde olduğu için, bu kapsüllerle beraber selülitli bir insan mutlaka varisli bir insana dönüşür. Varis olduğu zaman da dolaşım bozuk olduğu için selülit artar.
Hamilelikte selülitin tedavi yöntemleri nelerdir?
Basında her zaman yanlış aktarılan çok önemli bir nokta var; hiçbir zaman oluşan selülit sporla düzeltilemez, sadece engellenebilir. Öncelikle bunu iyi bilmek lazım. Tedavisinde önce kapsül oluşumunun kırılması gerekiyor. Bunu yapmak için de o bölgede oluşmuş olan fibrotik bantların bir takım ilaçlarla düzeltilmesi gerek. Önce kapsülün, sonra içindeki yağın, sonra da dolaşımın düzenlenmesi şeklinde üçlü bir tedavi söz konusu. Bu tedavi şekli doku içinde ilaç enjeksiyonu tekniğiyle oluyor, ama bunu mezoterapi olarak değerlendirmek yanlış olur, yöntem olarak birbirlerine benzeseler bile kullanılan ilaçlar çok farklıdır.
Normal doğum sezaryene oranla cilt için daha mı faydalıdır?
Hayır, çünkü doğum değil; hamilelik dokuları yeniler. Normal doğum ile sezaryen arasında deri sağlığı açısından tek fark şudur; sezaryen sırasında genel anestezi alınınca, tüm vücuda olduğu gibi deriye bir toksik madde girimi söz konusu olur, ama normal doğumda anestezi alınmadığı için böyle bir şey yoktur. Onun dışında deri sağlığı açısından normal doğum ile sezaryenin bir farkı yoktur. Özellikle geç yaştaki hamileliklerde, hamilelik deri için çok faydalıdır. Ancak konuyu derideki sarkma olarak ele alırsak; sezaryende oluşan göbek derisi sarkmalarına göre normal doğumda toparlama daha kolay olur, ancak normal doğumda da makattaki problemler gibi ürüner sistem problemleri meydana çıkabilir.
Hamileler için cilt bakımı önerileri
Hamilelikte hormonların da artışıyla deride yağlanma olur, kuruluk genelde olmaz. Anne adayları çok iyi bir nemlendiriciyle ve deri koruyucu yağsız ürünlerin kullanımıyla bu dönemi atlatabilirler. Hamilelikte cilt bakımına gerek yoktur, zaten ilaç sakıncalı olduğu için bu dönemde verilmez. Cilt bakımı hastalıklarının tedavisi ancak emzirme dönemi bittikten sonra uygulanabilir. Ayrıca bu dönemde saçlarda çok fazla artış görülür, ancak doğumdan sonra dökülebilir; zamanla saç miktarı tekrar normale döner.
Yorum Gönder
yorumlarınıza ve yorum sayfası üzerinden bize sorduğunuz sorularınaza en kısa sürede dönmeye çalışacağız daha sağlıklı bir iletişim için sağ alt köşede çıkan whatsapp ikonuna tıklar iseniz direk whatsapp iletişimi sağlayabilirsiniz.
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.